Avrupa Birliğinin Savunma Endişeleri
28.03.2025 - Cuma 07:46Mintez ŞİMŞEK -Araştırmacı-Yazar-BHA
Amerika Birleşik Devletleri (ABD)’de 2025 yılı Ocak ayı itibariyle hükümet görevini devralan Cumhuriyetçi Trump Yönetimi, bir yandan Grönland (Danimarka) üzerinde hak iddia etmek suretiyle Avrupa Birliği (AB)’ni tehdit ederken, diğer taraftan da Çin’e karşı Rusya’yı yanına çekmek ve Ukrayna’nın nadir elementleri ile benzer stratejik madenlerine el koymak amacı ile Ukrayna’yı Rusya’ya feda ederek, AB’yi de olası bir Rus tehlikesine karşı yalnız bırakabileceğini, üstü örtülü olarak beyan etmiştir.
ABD’nin bu tavrı karşısında, durumdan vazife çıkaran AB liderleri, hızlı bir diplomasi trafiği başlatmış ve 17 Şubat 2025 tarihinde Paris’te “Ukrayna ve Avrupa Güvenliği” gündemi ile toplanmıştır. Üstelik toplantının organizasyonu konusunda en çok acele eden de 2019 yılı Kasım ayında, “NATO’nun beyin ölümü gerçekleşmiştir” diyen ve yine 2024 yılı ortalarında da Fransa’nın AB’den çıkışı (Frexit) anlamına gelecek yeni bölgesel politikalar öneren, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel MACRON’dur.
Fransa’nın ev sahipliğinde, Almanya, İtalya, İspanya, Polonya, Danimarka ve Hollanda’nın iştirak ettiği toplantıya, AB Üyesi olmamasına rağmen İngiltere’de katılmış, ABD’nin yeni Ukrayna politikası sonucu tehlike çanları çalan Avrupa’nın mevcut güvenlik politikaları, NATO Genel Sekreteri Mark RUTTE ile müzakere edilmiştir.
NATO Genel Sekreteri RUTTE, görüşme sonucunda AB liderlerine; NATO’nun ikinci büyük silahlı kuvvetine sahip olan Türkiye’yi işaret ederek, “AB savunma iş birliği çabalarına, AB dışındaki müttefikleri de dahil edilmesinin Avrupa’nın güvenliği için hayati önem taşıdığına inanıyorum” demiştir. NATO’nun bu tespit ve kanaatine müteakiben, AB’nin güvenlik sınırları yeniden gündeme gelmiş ve Türkiye, 2 Mart 2025 tarihinde Londra’da düzenlenecek olan “Rusya-Ukrayna Savaşı ve AB Güvenliği” toplantısına davet edilmiştir.
İngiltere’nin ev sahipliğinde NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ve Avrupa Konseyi Başkanı Antonio Costa’nın da katıldığı toplantıda, devletlerin tamamı (Ukrayna, Finlandiya, Fransa, Polonya, İspanya, Danimarka, Kanada, Romanya, Hollanda, İsveç, Almanya, Norveç, Çekya, İtalya) Cumhurbaşkanı veya Başbakan düzeyinde temsil edilmiş, toplantıya Türkiye Cumhuriyeti adına ise Dışişleri Bakanımız Sn. Hakan FİDAN katılmıştır. Bu toplantıda alınan kararlar ve yapılan müzakerelerin devamı niteliğinde olmak üzere 20-21 Mart tarihlerinde Brüksel’de yapılan AB Liderleri Toplantısına da AB üyesi olmayan Türkiye’nin yanı sıra Norveç ve İngiltere de davet edilmiş, toplantı sonucunda; AB ülkelerinin 2030 yılı sonuna kadar Savunma yatırımları için 800 Milyar Euro kaynak ayırması kararına varılmıştır.
Yukarıda detayı verilen istişare süreçlerinden de anlaşılacağı üzere; ekonomik birliktelik, kalkınma yardımları ve vize serbestisi gibi konularda sınırlarını Batı Avrupa’ya doğru daraltan Avrupa Birliği, göçmen ve mülteci politikaları ile savunma iş birliği konularında ise tersi bir politika güderek, sınırlarını genişletmekte, ekonomik ortaklıklar ile vize serbestisi söz konusu olduğunda, sınırlarını Kapıkule’nin Bulgaristan tarafında kapatan AB, savunma hattı, gümrük birliği ve düzensiz göç dalgalanmaları söz konusu olduğunda ise doğal sınırlarını Doğubeyazıt/Gürbulak’a kadar uzatmaktadır. Şüphesiz bu genişlemenin temel sebebi, güvenli bir sınır hattı arayışı olup halen adaylık statüsü askıya alınan Gürcistan’ın üyelik sürecinin yeniden başlatılması halinde bu sınır hattı, Kafkaslara kadar uzatılabilecektir.
İşte bu aşamada tespit edilmesi gereken önemli konulardan birisi de AB’nin kendi güvenlik politikaları gereği genişlettiği bu güvenlik çemberine komşu olan devletlerin, örneğin Rusya’nın, İran’ın veya Irak’ın, AB ile komşu olmayı isteyip istemedikleri sorunsalıdır. Yani Rusya, Ukrayna yerine AB ile veya İran/Irak/Suriye, Türkiye yerine AB ile komşu olmak isterler mi?
Esasen bu sorunun en net cevabını Rusya vermiştir. Rusya kendi sınırlarında, ulusal devletler (Ukrayna, Gürcistan) yerine AB’yi gör